Anasayfa

Ebru Eğinlioğlu'nun Kişisel Web Sitesi

Ebru Eğinlioğlu'nun Kişisel Web Sitesi

İletişim Facebook

 

Cengiz Aktar ile röportaj

HABER3.COM / Ebru Eğinlioğlu

Cengiz Aktar ile ülke siyasetinde bıçaksırtı pek çok konuyu konuştuk, Ermeni göçü nden Pkk sorununa, Avrupa Birliği sürecinden hibe ve fonlara kadar çok tartışılan konularda samimiyetle sorularımıza cevap verdi. Çok da önemli bir iddiada bulundu; o da 1915 teki Ermeni Göçü nün, bugünkü Kürt Sorunu na sebep olduğunu iddia etti. Ayrıntıları ve her biri ses getirecek bu saptamaları röportaj içersinde okuyacaksınız.

32 YILDIR AB YLE İLGİLENİYOR

Dr. Cengiz Aktar, 1955 İstanbul doğumlu. Soyunda Sivastopol, Bağdat, Urfa ve İstanbulluluk var. Galatasaray Lisesi nin ardından Sorbonne da iktisat okudu. Dr. ünvanını yine bu üniversiteden aldı. Sahada olma isteği, hele de antropoloji merakı yüzünden BM nin Mülteciler Yüksek Komiserliği nde çalışmayı seçti. 1982-1988 yılları arasında Kongo, Uganda, Ruanda, Afganistan ve Pakistan da görev yaptı. Aktar ın AB ye olan ilgisi ise ilk 1976 da Sorbonne da aldığı AB Ekonomisi dersi sayesinde başladı. 1989 dan 1994 e kadar BM yle AB arasındaki göç ve iltica politikaları alanında çalıştı. AB nin genişleme sürecine birinci elden tanıklık edebilmek adına 1994-1999 yılları arasında BM nin Slovenya Temsilciliği ni yönetti. 1999 da Türkiye ye döndü. Halen Bahçeşehir Üniversitesi nde AB Bölüm Başkanı olan Aktar ın AB üzerine beş kitabı var.

Cengiz Aktar:Merhaba, buyurun önce ne soracaksınız?

Ebru Eğinlioğlu: Avrupa Birliği nden başlayalım, böyle başka bir ülke var mı, başvurusu 40 yıl süren?

Cengiz Aktar:Yok. 40 değil, hatta 50 yıl olacak. 1959- 2009. Benzeri bir ülke yok.

Ebru Eğinlioğlu: Sebebi nedir, sizce?

Cengiz Aktar:Türkiye nin dini yani Müslüman ülke olması. O açık bir şey artık. Avrupalılar, bir türlü Türkiye yi bu özelliğiyle kabul etmek istemiyor. Bunu kabul edenler var mesela Yoschka Fischer , İsveç Dış İşleri Bakanı Karl Bild, Genişlemeden sorumlu; Gunther Verheugen var. Ama kendi aralarında bir konsensus oluşturamıyorlar. Tabii başka sebepler de var, kabul etmemeleri için, coğrafi konumu, nüfusu gibi nedenler ama en temel neden, dini tabii ki.

Ebru Eğinlioğlu: Böyle bir şey o zaman gerçekleşmeyecek mi?

Cengiz Aktar:Türkiye dinini değiştirmeyeceği için bu söylenebilir. Yalnız, tam olarak böyle değil. Bu bir alışma süreci Avrupa da bu fikre alışacak, buna mecbur. Türkiye havlu atmadığı sürece, Avrupa 27 ülke, Hırvatlar ile 28 olacak. Haydi Türkiye ile bu süreci bitirelim demezler . Onun için, belli bir süreç içersinde kabul edecekler.

Ebru Eğinlioğlu: Fransa da türban ile üniversitelere girme yasaklandı. Bu bile, Türkiye yi istemediklerinin, en azından Fransa açısından, çok net bir göstergesi değil mi?

Cengiz Aktar:Türban değil, çarşaf yasaklandı. Ama halk Sarkozy den rahatsız, memnun değil, Fransa kötü bir dönemden geçiyor, artık Avrupa nın hasta adamı. O gittikten sonra, Fransa da Türkiye nin üyeliğine sıcak bakabilir.

Ebru Eğinlioğlu: Ama bu hemen yarın olacak bir şey değil ki..

Cengiz Aktar:Evet tabii.

Ebru Eğinlioğlu: Bir röportajınızda demişsiniz ki, Kürt sorunu, Kıbrıs konusu, çevre, ekonomi gibi konularda Türkiye nin Avrupa Birliği yolunda bir ekspere ihtiyacı var. Tamam ekonomi ve çevre olabilir de, Kıbrıs ve Kürt sorunu ülkemizin iç meselesi, niye Avrupa Birliği nden bu konularda yardım alalım ki yani?

Cengiz Aktar:Onu ben demokratik açılım için söyledim. Diğer konular ayrı, ulaştırma, tarım, çevre politikası gibi konular ayrı, bunun dış politika ile ilgisi yok. Siz burada kirletiyorsunuz, Bulgaristan da patlıyor, yani buna iç sorun diyemeyiz. Çevre konusu farklı artık bu iç konumuz diyemeyiz. Dünya artık kirleniyor, kalabalıklaşıyor, onun için artık bütünsel olarak pek çok şeyi değerlendirmek lazım. Diğer konularda, teknik konularda da Avrupa Birliği nin normları var, bunlarda kötü normlar değil, insanı ve doğayı koruyan normlar bunlar. Ve bu uygulamalar yavaş yavaş uygulanmaya başlıyor, insanımız farkında değil. 100.000 sayfalık bir mevzuat var, bunun için uzmanlar çalışıyor zaten. Mesela o mevzuatı alıp, Avrupa dilinden, Türkçe ye çevirdiğinizde pek çok şeyin karşılığı yok, oralara daha gelemedik biz. Türkiye bu meseleleri çözmeyi bilmiyor. Kocaman bir Kürt sorunu var ve daha Türkiye barış dilini pek bilmiyor. Uzmanlığa orada ihtiyaç var mesela. İngilizler, Kuzey İrlanda meselesini çözmeye çalışırken, izledikleri bir yol var. Nedir o? Bir silahsızlanma komisyonu var. Herkes silahlarını teslim edecek. İRA silahlarını teslim edecek. Bakmışlar, bu mesele, İngiltere ve İrlanda arasında çözülecek bir mesele değil, bağımsız uluslar arası uzmanlara verelim bu meseleyi demişler. Bunlar tarafsız olsunlar. Yani koskoca İngiliz ordusu..

Ebru Eğinlioğlu: Ama bizim ordumuz da çok güçlü bir ordu.

Cengiz Aktar:Daha iyi ya işte, biz sorun çözmeyi bilmiyoruz, hemen cevap vermeyi biliyoruz.

Ebru Eğinlioğlu: Peki Avrupa Birliği ne girdiğimiz zaman reel olarak ne kazanacağız? Yani illa standartımızı, yaşam kalitemizi yükseltmek için, Avrupa Birliği ne ihtiyacımız mı var, girmeden de bunları yapsak olmaz mı? Mesela serbest dolaşım hakkı kazanacağız, bu çok güzel, çünkü Avrupa ya gitmek için vize alma cefası da bana çok onur kırıcı geliyor. Evin var mı? Araban var mı? Gideceğin, otelin faturasını getir v.s, pek çok sinir bozucu uygulama ile karşılaşıyoruz.

Cengiz Aktar:Bunu anlamak için, yeni giren ülkelere bakmak lazım. Kötü bir şey olmadığı belli. Bizim insanımız da bunu biliyor. Niye, çünkü Avrupa da akrabaları var. Avrupa da 5 milyon Türk yaşıyor. Adalet, sağlık, eğitim gibi konularda ne kadar ileri olunduğunu görüyorlar. Sorun, sürecin uzamasından doğan bezginlikten kaynaklanıyor, insanımız sıkılıyor.

Ebru Eğinlioğlu: Haklı değil mi yani, ne kadar onur kırıcı bir durum, 50 yıldır, bizi al diye başvurulur mu?

Cengiz Aktar:Tabii doğru elbette. Türkiye de bu konular ihtiras üzerinden yürüyor. Yani; işte bizi bölecekler mi ne yapacaklar. Bir de internet üzerinde bu konularla ilgili çok bilgi kirliliği var. Avrupa Birliği konusunda, yalan yanlış bilgiler var. Halbuki 1995 yılında Avrupa Birliği ile imzalanmış bir Gümrük Birliği anlaşması var.

Ebru Eğinlioğlu: Evet.

Cengiz Aktar:Şimdi bu çok önemli bir anlaşma, bu sayede Türk milleti kaliteli ürünlere kavuştu. Eskiden öyle değil di. Buzdolabı mesela, bozulurdu. Gümrük Birliği nden sonra bunlar kalktı, çünkü insanlar kaliteli ürünleri gördü. Bu gün güvenli arabalara biniyoruz. Bunlar önemli şeyler, eskiden kalitesiz, uyduruk bir sanayi vardı. Şimdi onlar da mecburen artık kaliteli ürünler üretiyorlar. Mesela Bursa, Avrupa Birliği sayesinde Bursa dır. Oto sanayi, o şekilde gelişmiştir.

Ebru Eğinlioğlu: Keşke, sağlık ve eğitimde de o kalite yakalansa. İnsanlar da haklı, hukumet yetkilileri görüşmelere katılıyor, aynen eli boş dönüyor. Yine üyeliğimiz gerçekleşmeden, insanlar da bıkmakta çok haklı.

Cengiz Aktar:Doğru, burada bir iletişim boşluğu var. Hukumete düşen bir görev bu. İnsanlara anlatmak lazım. Mesela Bulgaristan Avrupa Birliği nden nasıl yararlandı, bu faydalar vatandaşlara açıkça anlatılmalı, gösterilmeli.

Ebru Eğinlioğlu: Peki bu üyelik için bu kadar ısrarcı olmayı, gurur kırıcı bulmuyor musunuz, bu kadar seneye rağmen?

Cengiz Aktar: Öyle olmuyor işte, biz İsviçre ve Norveç değiliz ki, biz böyle yapamıyoruz. Niye Avrupa Birliği nin rüzgarından faydalanmayalım. Koskoca İspanya da bu gün Avrupa Birliği sayesinde kalkındı..

Ebru Eğinlioğlu: Evet Osmanlı İmparatorluğu da Avrupa ya modernleşmeye çok hayrandı ama bu hayranlığı onun sonunu hazırladı.

Cengiz Aktar: Yani bu başka bir süreç. Avrupa Birliği üyesi olmuş bir Türkiye nin, Kafkaslara ve Ortadoğuya getireceği o rüzgarla birleşme, köprü görevi aslında Avrupa Birliği ne de çok yarayacak, bundan faydalanmak lazım. Zaten Başbakan da hep bunu söylüyor, biz yük olmaya değil, yük almaya geldik diye..Doğru. İngilizler de soft power diye bir terim vardır. Yumuşak güç diye, bu başladı mesela, Türkiye bakın bu gün, bir çok Ortadoğu ülkesiyle vize olsun, uluslar arası ilişkiler olsun, olumlu temaslar içersinde. Suriye ilişkileri gibi. Avrupa dan alınan gücün bütün bölgeye yayılmasıdır. Bu bağlamda baktığımızda evet Türkiye nin Avrupa Birliği macerası çok onur kırıcı ama, hem Ortadoğu Avrupa için, hem de dünya ile ilişkiler bakımından çok önemli ve beklemeye, uğraşmaya değer görüyorum, çünkü sonuçları çok hayırlı olacaktır. Bunu ileride daha net göreceğiz.

Ebru Eğinlioğlu: Bir 50 yıl daha sürer mi?

Cengiz Aktar: Yok sanmam, ben 2023 diye düşünüyorum, Cumhuriyetin 100. yılında.

Ebru Eğinlioğlu: Peki kamuoyunda, özellikle milliyetçi diye tabir edilen kesimde, Avrupa Birliği, işte Ermeniler den özür diliyorum kampanyasını başlatanlar, ki öncülerden biri de sizsiniz. Kürt sorununu ele alırken, daha bu meseleye sempatik yaklaşan aydın kesimin, Avrupa Birliği nden yüksek meblağlarda, hibeler aldığını biliyor. Bu tavrı da, alınan paralara bağlıyor. Siz bu konu hakkında ne söylemek istersiniz.

Cengiz Aktar: Vallahi Avrupa Birliği, hiç kimsenin, dolaşıp ta cebine para koymuyor. Herkes kullanıyor bu hibeleri. Sadece aydınlar değil. Ayrıca ne demek ise bu aydın tanımı. Yılda 700 milyon avro Türkiye ye hibe veriliyor. Bunun dışında, çok uygun şartlarda krediler veriliyor. Pek çok kobi bu şekilde ayakta duruyor. Proje hazırlıyorsunuz, onlar komisyonlarca inceleniyor sıkı sıkıya onun sonucunda veriliyor.

Ebru Eğinlioğlu: Ama o projeler ne kadar işlevsel, ne kadar faydalı işler onlara da bakmak lazım.

Cengiz Aktar: Vallahi onları ben bilemem yalnız, Türkiye de proje hazırlamayı bilen insan yoktu. Bu işler bir millet vekili ya da bakan tanıdığın olurdu, onun kapısında saatlerce beklerdin falan öyle olurdu. Şimdi adam gibi, fikirler, projeler hazırlanıyor, öğreniliyor, hala öğreniyoruz.

Ebru Eğinlioğlu: Peki Ermeni meselesine gelelim, özür kampanyasını başlatan insanlardan öncülerdensiniz. Niye gerek duydunuz, durduk yerde, 1915 te yaşanan bir Ermeni Göçü nde, yolda bir takım başlarına felaketler gelmiş Ermenilerin. 80 yıllarda bizim her hafta bir diplomatımız Asala denen terör örgütü tarafından katledildi, onların vicdanı bunlardan rahatsız olmadı. Siz niye, bizim tarihimizde böyle bir şey var diye birden bire ortaya çıktınız, ne gerek vardı?

Cengiz Aktar: Şimdi bu kampanyanın amacı bir farkındalık yaratmaktı. Yani Ermeniler in başına gelenlerle, o dönemlerde büyükelçilerin başına gelenleri kıyaslamak mümkün değil, bazılarını çok yakın tanırım ki bunlar terör saldırısıdır, altını çizeyim. Yalnız bu olayları, Ermeniler in başına gelen büyük felaketle karşılaştırmak çok alakasız olur. Mümkün değil. Burada 4000 yıllık bir halkı 20 yıl içinde, şu veya bu nedenle yok olduğunu görüyoruz. Anadolu dan silinmişler. 25o kişi falan kalmış, bu iyi bir şey değil. Bu hadiseleri yaşamış olan insanların torunları bunu unutmuyor. Bunlar bizim vatandaşlarımız. Burada bir farkındalık yaratmak istedik. Onlar da bize yaptı demek ki, bence bu kıyas kabul etmez, doğru değil. Ben insan olarak bundan çok rahatsızlık duydum. Ki bunu yapanlarla benim bir ilgim yok, ne ailemden, ne dedelerimden hiç kimse yok. Ama ben bu vatandaşlarımız adına empati yapmak ve onların acılarını paylaşmak istedim, kişisel olarak, yoksa devlet özür dilesin falan demedik.

Ebru Eğinlioğlu: Peki bunun Türk devletine zarar verebileceğini düşünmediniz mi? Yani işte bak Türkler çok barbardır, Ermeniler e de neler yapmışlar, yıllar önce gibi kötü bir imaja neden olabileceğini düşünmediniz mi?

Cengiz Aktar: Yok bilakis, o zaten öyle biliniyor Avrupa da. Şimdi o algı değişiyor. Bu kampanya ile bu algı değişmeye başladı. Türkiye nin imajına faydası var. Bu bireysel bir girişimdi, Türk Devleti adına falan özür dilenmedi. Sadece kişisel bir vicdan muhasebesiyidi, bilinen bir tabu yıkılmadı ama çatladı. Bakın şimdi bu konuları daha rahat konuşur hale geldik, dünya başımıza yıkılmadı. Ermeniler de gelip, hadi bakalım verin şu toprakları falan demiyor. Yani korkulan hiçbir şey olmadı.

Ebru Eğinlioğlu: Böyle deseler peki vicdanen bundan rahatsızlık duyup, tamam canım verelim toprakları da gitsin mi diyeceğiz yani?

Cengiz Aktar:Şöyle bir şey oldu aslında; Berzan Boti adında bir Kürt asıllı Türk, Süryaniler den kalan bir gayrimenkulu dedeleri bunu gasp etmiş, o da her halde başka mülkleri de var, bu kampanya esnasında gitti buldu o aileyi ve o mülkü geri verdi. El sıkıştılar, öpüştüler iş bitti. Bunun bir zararı yok. Herkes benzer şeyler yapabilse.

Ebru Eğinlioğlu: Siz Soykırım değil, Büyük felaket tanımlaması yapıyorsunuz.

Cengiz Aktar: Tabii bakın, Ermeniler o dönemde, Doğu ve Güneydoğu Anadolu da zanaatkardı. Ermeniler oradan gidince, kesilince, oraya buraya savrulunca, Doğu Anadolu nun ekonomisi çöküyor. Bakın bu gün, Kürt Meselesi nin temelinde bu yatar. Bunları bilmek lazım. Diyarbakır 19. y.y ın sonunda çok zengin bir şehir. Adana keza öyle, buralar mahfoluyor.

Ebru Eğinlioğlu: Peki Ermeniler niye bu bölgeden yollanmış, durup dururken mi?

Cengiz Aktar: E tabii biraz öyle. İttihat ve Terakki nin aldığı bir karar bu. Ermeniler ve Rumlar burada durdukça biz burada yeni bir Türk Devleti kuramayız endişesi. Günümüzde etnik temizlemenin mantığı budur. O bölgedeki, Okuma yazma bilmeyen zavallı köylüler, birden düşman haline gelmişler, onların devlet kurma gibi beklentisi olabilir mi? Zavallı köylüler onlar, ayrıca o zaman cep telefonu mu var, örgütlensinler, yol bile yok.

Ebru Eğinlioğlu: Peki yine Ermeni Göç ünde, fırıncıların, ekmeklere zehir kattığı ve Müslümanları zehirlemeye kalkıştığı söylenir.

Cengiz Aktar: O da, bu felakete uğradıktan sonra, bazı kişilerin karşı hareketi sonucu olmuştur, etki, tepki meselesi. Erzurum da, Van da önüne geleni kesmeye kalkan Ermeni çeteleri var. Onun için, dünyada hiç kimse, 1915 teki Büyük Felaket ile ilgili, devletin söylediği resmi kayıtlara dünyada hiç kimse inanmıyor. O minvalde gidildikçe, Türkiye nin kredibilitesi düşüyor. Ama adam Türkiye ile ticaret yapmak istiyordur, bu gerçekleri görmezden gelir umursamaz ama bir akşam yemeğinde, kendi aralarında konuştuklarını bir dinleyin.

Ebru Eğinlioğlu: Kürt sorununu da mı siz benzer şekilde değerlendiriyorsunuz?

Cengiz Aktar:O daha farklı bir sorun tabii. O bir fiyaskoyla sonuçlanmış, asimilasyon sürecidir. Kürt ler Boşnak lar, Çeçen ler, Müslüman Gürcü ler gibi bu asimilasyona uymadılar, kabullenmediler. Yerli ve konsantre oldukları için asimilasyona karşı çıktılar. Türkiye de ki hukumetler de bu süreci düzeltemedi 1923 ten beri, eğitim, sağlık, altyapı o bölgelerde kurulamadı. Mesela Ardahan a gittiniz mi bilmem. Oralar çok geridir, Afrika gibidir. Onun için bu meseleyi asimilasyonla çözmek ya da bu bir terör meselesidir deyip geçiştirmek, bizi çözüme ulaştırmaz.

Ebru Eğinlioğlu: Her halde PKK yı da artık haklı bir eylem olarak değil, terör örgütü olarak görüyorsunuz değil mi?

Cengiz Aktar: Tabii canım bu işin, hem Türiye, hem de Kürt ler açısından silahla çözülmeyeceği aşikar. Ama silah bırakmak çok kolay değil tabii. Onun için ben, iki taraftan da olmayan uluslar arası uzmanlara ihtiyaç var diyorum. Bu İrlanda da böyle yapıldı, Bask bölgesinde de böyle yapıldı. Ayrıca çocuklar mesela Kürtçe konuşuyor, bunu nasıl öğreteceğiz okullarda, hangi düzeyde bunları yapmak lazım. Ayrıca, biz de Kürtçe öğrenebiliriz, daha iyi anlaşırız o zaman.

Ebru Eğinlioğlu: Nasıl yani?

Cengiz Aktar:E niye olmasın? Avrupa da insanlar kaç dil öğreniyor..4-5 dil öğreniyorlar.

Ebru Eğinlioğlu: Ama bizim dilimiz mükemmel, yani Avrupa dilleri ile Kürtçe kıyaslanır mı?

Cengiz Aktar:Tabii gelişmemiş bir dil. Ama mesela af nasıl çıkacak, geri dönüş komisyonu kurulması lazım. 200.000 kişi, Kürt asıllı Türk ülkesine dönemiyor, vatan hasreti, sıla hasreti çekiyor. Neden, ne hakkımız var, bunları yaşatmaya? Kim yapacak bunları? Hakikat komisyonları kurulmalı, pek çok faili meçhul cinayet var. 17.000 diyorlar rakamsal olarak.

Ebru Eğinlioğlu: Mesela Hırant Dink olayı da böyle.

Cengiz Aktar:Evet ne oldu, bunlara..

Ebru Eğinlioğlu: Bakın söylediğiniz şeyler çok sıcak, sevimli ve doğrusu kulağa çok insani geliyor, ancak bir de şu pencereden bakın. Bizim gibi, ülkenin batısında yaşayan, vergisini ödeyen, devletten çok da fazla bir şey beklemeyen insanlar olarak, biz de bıktık artık bu Kürt lerin özlük meselelerinden, kardeşin kardeşi öldürmesinden, bunlara neden olan terör örgütü PKK. Bir de bu taraftan, biz bunları yaşamaya mecbur muyuz. Biz de kendi vatandaşımızı düşüneceğiz, önce can sonra canan diye bir laf vardır. Bence objektifliği falan bir kenara bırakırsak, böyle de bir realite var.

Cengiz Aktar: Evet ama meseleye, biz, onlar diye bakmamalıyız. Bu çok tehlikeli. Zaten Orada askerlik yapıp, hayatlarını kaybedenlerin çoğu Kürt, zenginin, torpillinin çocuğu oraya gitmiyor ki. Yine birbirlerini vuruyorlar.

Ebru Eğinlioğlu: Bir de biliyorsunuz, malum bir dönem Amerika tarafından kurgulandığı söylenen, Kürt Devleti haritaları vardı.

Cengiz Aktar:Yok ki öyle bir şey, o bir kavram, Kürt Devleti kurulsun diyen 3-5 kişidir. Bunu abartmamak lazım, onları da dinleyen yok zaten. Kuzey Irak ı zaten Türkiye kalkındırıyor. Biraz kendimize güvenelim yahu. Bu meseleler silahla çözülemez. Ayıp, yakışmıyor.

Ebru Eğinlioğlu: Peki en son Hırant Dink in ölüm yıldönümünde atılan sloganlar yine bazı milliyetçi insanları rahatsız ediyor. İşte hepimiz Hırantız, hepimiz Ermeniyiz diye, siz bu konuda neler diyeceksiniz?

Cengiz Aktar:Ya o spontane olarak, 3 sene önce gençlerin yarattığı bir formüldü, sonra bir takım insanlar tarafından benimsendi. Bu bir empatidir. Yalnız Ermeni sözü, Türk ler için bir küfür gibi algılanır. Onun için tepki gösteriyorlar.

Ebru Eğinlioğlu: Olur mu öyle şey, niye öyle algılansın?

Cengiz Aktar:Öyledir, Tansu Çiller bir vakit o tabiri kullanmıştır, Ermeni Dölü diye bu bir küfürdür. PKK lılara da Ermeni Dölü dedi. Bu ruh halini değiştirmek lazım artık, barış dilini kullanmak lazım. Ama bakın karşısında, şiddet çok prim yapıyor. Bakın Ağca Abdi İpekçi nin katili dışarı çıktı, küçük çocuklar Ağca gibi olmak istiyor, veya Hırant öldürüldü, bir dönem çoluk çocuk beyaz bere taktı. Kurtlar Vadisi izlenme rekorları kırıyor, bunlar hastalıklı bir toplum yapısı, vurma, kırma, şiddet üzerine kuruluyor.

Ebru Eğinlioğlu: Parti Kapatma diyeyim, gerisini siz söyleyin.

Cengiz Aktar: Medeni ülkelerde bu olmaz.

Ebru Eğinlioğlu: Ama demokratik sisteme tehlike oluşturdu ve adeta PKK nın ve 30.000 kişinin müsebbibi Apo yu göklere çıkardılar yetmez mi bunlar parti kapatmaya, gayet de yasal ve hukuki bir davranış oldu. Keza Batasuna partisi de, 2003 te kapatıldı, Avrupa dan bir örnekle? Şiddete başvuran ve özendiren partilere uygulanır.

Cengiz Aktar:Anayasa Mahkemesi nin gerekçeli kararını okursanız, orada DTP nin nasıl şiddete övgü yaptığı konusunda ne kadar eften püften şeyler olduğunu görürsünüz, Sayın Öcalan bile suç teşkil etmiş.

Ebru Eğinlioğlu: Daha ne olsun, yeter de artar bile.

Cengiz Aktar:Millet Ogün Samast ı ve Ağca yı övüyor, o suç değil bu suç olur mu böyle çifte standart.

Ebru Eğinlioğlu: Aynı şey değil ama bunlar.

Cengiz Aktar:Batasuna ya bakın mesela BASK ların her şeyi var İspanya da, partileri var, zenginler, BASK ça konuşuyorlar, okulları var. Kürt ler ile hiç alakaları yok. Bütün bunlara rağmen her şeye itiraz ediyorlar, o zaman kapanır tabii.

Ebru Eğinlioğlu: Apo nun da rahatı yerinde zaten, otel konforunda yaşamını sürdürüyor.

Cengiz Aktar:Ama Kürt lerin değil. Bakın ateş olmayan yerden duman çıkmaz. Kürt ler ayaklanıyorsa, arkadaki nedene bakmak lazım. Silaha baş vurmasının da sebebi var.

Ebru Eğinlioğlu: Yine de bunlar, teröre neden oluşturmamalı, o haklı bir sebebe dayandırılmamalı.

Cengiz Aktar:Doğru ama onlar da diyor ki, biz eğer silaha başvurmasaydık, ki ben bunu tasvip etmiyorum, siz bizim yüzümüze bakmayacaktınız diyorlar.

Ebru Eğinlioğlu: Eh bu da onların saçmalığı olsun o zaman.

Cengiz Aktar:Keşke iş o raddeye gelmeseydi. Ama bakın o 30.ooo değdiniz rakamın çoğu Kürt tür.

Ebru Eğinlioğlu: Ne diyelim o zaman, kendileri edip, kendileri bulmuşlar.

Cengiz Aktar: İyi bir şey mi bu, bu insanlar Türkiye nin insanı. Kutuplaşmadan uzak durmak lazım. Bu konular çok hassastır, itidale, akla ve uzmanlığa hakikaten ihityaç var..

Ebru Eğinlioğlu: Peki teşekkür ederim..

 

HABER3 / Röportaj: Ebru EĞİNLİOĞLU / Fotoğraflar: Fatma ÇİLO