Anasayfa

Ebru Eğinlioğlu'nun Kişisel Web Sitesi

Ebru Eğinlioğlu'nun Kişisel Web Sitesi

İletişim Facebook

 

Aşk

4 Haziran 2010

Tamam bundan sonra memleket meselelerini bırakıyorum, aşk ve meşk konularında yazıyorum. Hatta iyice açılıp, Ayşe Arman’ a bile dönüşebilirim. Şaka yapıyorum tabii, Ayşe Arman’ da bence tarzı itibariyle bir ekoldür. Ondan sonra, köşe yazarı kimliğinden sıyrılıp, kadın ve insan olarak daha radikal yazan pek çok yazar çıkmıştır. Beğenilir, beğenilmez, eleştirilir onlar ayrı konular. Biraz da bu işler, kişinin o anki durumuyla ilgili, bazen müthiş yazarsınız, bazen tutulup kalırsınız. Sonuç itibariyle, yazmak müthiş bir dışavurum, insan ruhuna çok büyük faydaları var.

Bir de insanın, ruhsal rengini belirliyor. Hepimizin birbirimizden farklı olduğunu düşünürsek, yazılarımızla bu farkları kağıt üstünde görme şansı da oluyor. Bu da bana ayrı bir keyif veriyor. Niye memleket meselelerini bırakıyorum dedim, çünkü bu güne kadar yazdığım yazılar arasında, en çok hit alanı dün yazdığım, Issız Adam ve aşka dair isimli makaleydi. Teşekkür ediyorum, umarım beğenmişsinizdir…
Ama haksız olduğunu düşündüğüm, her konuda yine kendi görüşümü yazmaya devam edeceğim.
Aşk ve meşk diyerek, aşk konusunu hafife aldığım düşünülmesin. Aşk bir tek tarifi olmayan, daha doğrusu, tarifle anlatılamayacak kadar derin ve soyut, aynı zamanda da gerçek bir olgu. Ruhumuzun beslenmesi için aşka ihtiyacımız var. Daha az, yiyebilir, daha az gezebilir, daha az giyebiliriz ama yaşantımızda aşk olmadan, yaşamımız anlamlı olamaz. Çok paranız olabilir, herkes etrafınızda olabilir, sizin aşkı paylaşacağınız kimse yoksa yanınızda, her şey nafile gelir. Yalan mı? Tabii ki insan kendini avutur bir yere kadar ama derinlerde bir yerde, içten içe yanan ateşi söndürmek çok da mümkün değildir. Sevgi daha mantıklı, daha sıcak ve daha güvenli bir duygu ama aşk öyle değil, kontrolsüz bir durum. Zaten onun için çok kısa sürüyor, yoksa insan sevgi gibi aşkı da uzun yıllar yaşasa, aklını yitirir her halde, Leyla ile Mecnun’ un Mecnun’ u gibi mesela.. Aşık olmak için, sadece3-5 saniye yeterli oluyormuş bu arada. Sakın şirinlikle, sevgiyle falan karıştırmayın, akıl gitti mi yerinden, mantık çalışmıyorsa, bilin ki aşk başlamış. Oh artık sizden rahatı yok, hiç te aşık olduğunuz kişiye kavuşmayın, kavuşunca bitecek nasıl olsa, iyisi mi, öyle hayaller falan kurarak idare edin, o zaman ne memleket meselesi, ne yeme içme umurunuzda olmaz, bir de kilo verirsiniz. Şiirler, besteler, resimler çıkar bu dönemde, müthiş güçlü, müthiş sağlıklı olursunuz, her şeye pozitif bakarsınız. Arada bir aşkınızı uzaktan uzağa görürsünüz, dünyanın en mutlusu siz olursunuz. Yeter zaten daha ne olsun. İlla ki şart mı, aşkıma kavuşacağım diye başlayıp, sonra da o güzel duyguları tüketmek…..
Eğer diyorsanız hem aşık olayım, karşılığını bulayım, sonra da büyük bir sevgi ve saygıya dönüşsün. İnşallah, hak eden herkese, Yaratan her istediğini versin diye dua ederim.

Bu günkü paylaşımımı, çok beğendiğim bir sözle tamamlamak istiyorum. Söyleyeni belli değil ama çok gerçekçi olduğu için, altına imzamı koyabilirim.

Günün incisi; Yaşamım boyunca, her istediğimi gerçekleştiremedim ama ihtiyacım olan her şeye kavuştum. Şükürler olsun…..

Hepimizin arzu ettiğimiz aşka kavuşması dileğiyle…….
Aşk olsun.