Anasayfa

Ebru Eğinlioğlu'nun Kişisel Web Sitesi

Ebru Eğinlioğlu'nun Kişisel Web Sitesi

İletişim Facebook

 

Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk ile röportaj

İSRAİL’E YARDIM GEMİSİ OLAYINI DANIŞIKLI DÖVÜŞ GÖRÜYORUM...

Uzun zamandır, daha doğrusu Habertürk’ ten ayrıldığınızdan beri sizi medya da görmüyoruz. Neredeydiniz, neler yaptınız bu süre içersinde?

Beni göremezsiniz çünkü bana ambargo var.

Nasıl yani?

Hiç bir babayiğit bana yazı yazdırmaya falan cesaret edemez. Çünkü iktidar tarafından engellenir.

Yani A.K.P’ mi istemiyor sizin medya da yer almanızı, bu bir tahmin mi, yoksa bildiğiniz bir şey mi?

Hayır tahmin değil, bildiğim bir şey. Yani, program konuğu olarak çağrıldığım yayınları bile engelliyorlar. Zaten Habertürk’ ten ayrılma nedenim de bu. Yazılarıma sansür konulması. Benim gibi ilkeli bir insana sansür konulursa, benim gideceğim aşikar, öyle de oldu.

Peki hakaret mi ediyordunuz da, yazılarınıza sansür kondu?

Hayır. Ben çürük köklerin nerede olduğunu çok iyi bilirim. Dincilik belasının ne kadar kötü olduğunu, benim kadar iyi bilen az insan vardır. Sadece Müslüman’ lar için de konuşmuyorum. Hristiyanlar için de böyle. Gelecek son kitaplarımdan birinin ismi; Haçlı ve Sarıklı Engizisyon’ dur. Bir başka kitabım; ‘Dine İhanetin, Öteki Adı Dincilik’ dir. O kitap yakında çıkacak.

Yayınevi bulmakta zorlanıyor musunuz?

Hayır. Çünkü benim de büyük ölçüde ortağı olduğum bir yayınevi var. Ayrıca, en iyi yayınevleri, çok güzel şartlarla benim kitaplarımı basıyorlar. Nitekim son kitabım; İnkılap Yayınevi’ nden çıktı. Hala da Best Seller satıyor. ‘Kur’ an’ ın yarattığı devrimler’, müthiş bir kitap oldu. 2. kitabım da o yayınevinden çıkıyor. O da; İmamı Azam Savunması’ kitabım, 300 sayfalık, daha halka yönelik, akademik tarafları ayıklanmış, hayatını anlatan bir kitap. Film yapılması da gündemde olan bir eser.

Kaç kitabınız oldu bu güne kadar?

6o küsur kitabım oldu, çok çeşitli dillere çevrildi ve Best Seller oldu, pek çok kitabım özellikle Almanya’ da….

Rahatsız olduğunuzu bildiğim ve aslında hiç de tarzım olmadığı halde mesleğim dolayısıyla, yumuşatarak soracağım. Yakın geçmişte hakkınızda, ayrılık, aldatma, dedikodular gibi spekülatif haberler çıktı. Siz aslında bunlarla yer almak istemediniz basında ama bir şekilde yer aldınız. Acaba bu olaylar, sizi ekranda görmek istemeyen güçlerin de oyunumuydu?

O tür haberler dedikodudan ibarettir. Dedikodularla uğraşmaya tenezzül etmem. Ancak bu konularda, benimle siyasi rekabet içinde olan insanların yaptığı bir şey değildir, eski eşimin duygusal tepkilerinden çıkmıştır bu olaylar. Bu konularla ilgili, basının da bana haksızlığı olmamıştır. Bakın, adı bu işlere karıştırılan kızcağız, 1 ceza, 5i tazminat davasından eşimi mahkum ettirdi mesela.

Bunu bilmiyoruz.

Baykal’ a da böyle bir komplo kuruldu.

Ama benimki ve Baykal’ ın olayı çok ayrı. Mahiyet olarak çok farklı. Bekar insanların ilişkisi farklı, o bir gönül kaymasıdır.
Sonra ben bir gönül insanıyım, aşık olsam neden saklayayım. Ben yarı deli bir adamım. Aşk saklanır mı? Bu ithamlarla beni tutarsız bir insan olarak göstermeye çalışıyorlar. Tutarsız bir adam benim yaptığım işleri asla yapamaz. Ben o 60 küsur kitabı niye yazdım. Time dergisi beni, Einstein’ dan 70 oy fazla alarak, yüzyılın en etkili adamları içinde seçti. O 9. sırada, ben 7.sıradayım. Benim bu tür şeylere ihtiyacım yok ki. Beni böyle şeylerle yıpratamazlar ki.

Bence sizin Habertürk içersinde yer almanız, bu tarafsız ve ilkeli duruşunuz konusunda kamuoyunda hakkınızda farklı bir imaj oluşturmuş olabilir.

Ama ben Habertürk’ e kimse için değil, Turgay Ciner’ i sevdiğim için gittim. O çağırdığı için gittim, hemşehrimdir, delikanlı adamdır, onu çok severim, hala severim. Orada benim ayrılmama başka insanlar sebep oldu. Turgay bey’ in ayrılmamda dahli yoktur. Sansürlenen yazılarımı da günü gelince yayınlayacağım. Herkes görecek.

Yeniden siyasete döner misiniz?

Haa bakın, dönerim, dönmem demem. Atatürk’ ün çok muhteşem bir sözü vardır; Söz konusu vatansa diğer her şey teferruattır. Ben Atatürk çocuğuyum. Normal olarak da siyasete dönmek istemem. Ülke hizmeti zorunlu kılarsa oturur düşünürüm. Zaten siyasete girişim de böyle oldu, bir gereklilik halinde. Yani ben normalde niye siyasete gireyim, en çok para kazandığım dönemde, ihale hırsızlığımı yapacaktım, 7000 lira aylık için mi girecektim. Dünya kadar paramı kaybettim bu yolda. Ama helali hoş olsun. Bu kadar akademik kariyerim bir tarafta, siyasetin içinde gördüğüm insan manzaralarını başka türlü öğrenemezdim. Hayatımın en büyük tecrübesi oldu. İnsanımın ruhunu, aklını nasıl boşalttıklarını gördüm, öğrendim.

İsrail ve Gazze dış siyasette en çok konuşulan konu. Hukumet bu yardım gemisini göndermekle hem hukukçu olduğunuz için soruyorum, hem de Müslüman kardeşlerimize yardım diye, sadece Müslüman oldukları için, böyle bir yaklaşım, doğru mu ve siyaseten nasıl değerlendirilmeli?

Şimdi yardım mazluma yapılır. Bunun Hristiyan’ ı, Müslüman’ ı olmaz. Gazze’ deki insanlar da Müslümandır, mazlumdur, onlara yardım etmek gerekir. Oralara girmek istemem. Ama bu şekilde değil. Ben hukuk eğitimi gördüm, böyle yardım yapıyoruz diye paldır, küldür gidilmez. Ben de daha farklı bir görüş var, konuyla ilgili Recep Tayyip Erdoğan Hukumeti’ nin, İsrail ile danışıklı dövüş bir oyun oynadığını düşünüyorum.

Neden?

Geriye bir bakın, bu hukumetin başa gelmesinde destek unsurları kim? Amerika ve İsrail, en önemli destekçileri bunların. Kısa bir süre önce de, İsrail’ de yalnız Yahudi devlet başkanlarına verilen bir ödülü Recep Tayyip Erdoğan’ a veriyorlar, ilk defa.

Peki amaç ne o zaman?

Ben bilmem. Ama bir Ortadoğu liderliğine İsrail destekli soyunuluyor gibi geliyor. Çünkü mağduru oynama edebiyatları bitti. ‘E ne var canım 9 insan ölmüş’. Kömür madeninde 30 kişi öldü. Başbakan; ‘kadere inanmıyor musunuz, oturun oturduğunuz yerde’ dedi, olay bitti. Diğeri de; ‘ben savaştayım’, öldürürüm diyor.
Böyle bir oyun olabilir diye düşünüyorum. Tayyip Erdoğan, ödülü de geri vermedi. O kadar İsrail’ le aran bozuksa, önce ödülü verseydin. Ortadoğu’ nun kahramanlığına oynanıyor. İnşallah ben yanılıyorumdur. Bana samimi gelmiyor. Seçim yakın, bundan nasıl bir çıkar sağlayacakları konusunda ben şüphe ediyorum. Çünkü Kurtuluş Savaşı’ ndan beri, Türkiye’ den alamadıkları kadar, masa başında anlaşmalarla kazanç sağlıyorlar. İsrail ister ki, böyle bir kahramanlık senaryosuyla yine AKP gelsin, bunlar da kazanmaya devam etsin. Keşke yanılsam.

CHP’ nin iktidar olma şansını nasıl görüyorsunuz? Özellikle Kılıçdaroğlu faktörüyle?

Çok samimi ve dürüst bir insan, insan olarak çok beğeniyorum. Baykal’ ın parti başkanlığından ayrılması da çok iyi oldu. Fakat ciddi sıkıntıları olacağı kanaatindeyim ama başarısı için duacıyım, tüm içtenliğimle. Ama CHP’ nin sadece lider sorunu yok. İnşallah öbüründen de kurtuluruz. ( Tayyip Erdoğan)
Türkiye’ nin sağlıklı gelişimi için koalisyonlara ihtiyacı var. % 10 barajının kalkması lazımken, açılımdan, Anayasa’ dan bahsediyor. Sen önce barajı aşağı çek. Kürt’ lere açılım diyorsun, adam meclise giremiyor. En büyük açılım, seçim barajını aşağı çekmen.

Ama bu sefer insanlar PKK meclise geldi diye bağırıyor.

Efendim bir şekilde, başka isimle yine bu partiler kuruluyor. Bu sorunlar işte böyle büyüyor. Kürt menşeili vatandaşlara diyeceksin ki, bakın biz sizin isteklerinize önem veriyoruz, gelin mecliste bunları anlatın. Terörün de kökünü kazıyın. Al sana açılım işte. İnsana biraz tutarlılık lazım. Kim inanır sizin açılım oyununuza. Başbakan’ ın hakkında dosyalar var, dokunulmazlık yüzünden yargılanamıyor. Olur mu böyle şey. Kaldır dokunulmazlıkları, bunları yapmayan bir hukumet benim gözümde samimi değildir. Bunlar ortadayken yok Anayasa değişikliği, yok açılım.
Hadi canım sende. Onun için, ben bunların İsrail konusunda da samimiyetlerine inanmıyorum.

İran’ ın nükleer silah yapımına Türkiye’ nin olumlu yaklaşımını nasıl görüyorsunuz?

Çok direkt tetkik etmedim ama Türkiye bu gün Hamas ile İran’ ın yandaşı imajını taşıyan bir ülke konumuna geldi. Üzülerek izliyorum. Kamuran İnan benim çok değer verdiğim bir siyasetçi, geçenlerde, Türkiye’ nin Nato’ dan çıkarılması söz konusu olabileceğini telaffuz ediyorsa, bunlara dikkat etmek gerekir. İş buralara geldi.

Kılıçdaroğlu ile CHP’ den teklif gelse, kabul eder misiniz?

Bakarım ama Deniz Baykal’ a evet dediğim gibi evet demem. Çünkü siyasette benim samimiyetimde adam bulmak, büyüteç ile atom aramaya benziyor. Asıl fikir olarak, ben siyasete girmeyi aklımdan bile geçirmem, kapımı çalmazlarsa daha mutlu olurum. Ama memleketim için, bir durum hasıl olur, o zaman görev kabul eder giderim. Ben kitaplarımla, seyahatlerimle, at binmeyle, yüzmeyle zaten kendime ancak yetebiliyorum. Bir çok dile çevrilmiş, onlarca kitabımın bana kazandırdığı hazzı, okurlarımın teveccühünü bana hangi parti verebilir?